28 Şubat 2013 Perşembe

Bir Yahudi İtirafı



Bir Yahudi İtirafı

1967 yılında Pariste düzenlenen dünya Yahudi Kongresi'nin 
zabıtları arasında bulunan bir belgedeki kayıtlara göre
bir delegenin : 

"Evet bugün bağımsız bir devletimiz var ama mesut muyuz?
Osmanlı'nın devrindeki gibi huzurlu muyuz?
... Samimiyetle ve hepinizin içinden geçenleri dile getirdiğime inanarak söylüyorum ki hayır!
Bizim bu dünyada huzurlu ve emniyetli yaşamamız,
Osmanlı'yı yeniden kurmaya bağlıdır!

diyerek bir gerçeği itiraf ettiğini biliyor muydunuz ?

Ezanın yasaklanmasını protesto edenlere hapis cezası.



Ezanın yasaklanmasını protesto edenlere hapis cezası

Çarumdaki Bursalı maznunlar(sanıklar)/ 19 yobaz hapis cezasına mahkum edildi.

23 Şubat 2013 Cumartesi

pkk NEDEN BİTMİYOR ?



pkk NEDEN BİTMİYOR ? İŞTE pkk'nın KÖKLERİ...

Yanlış Bildiğimiz sözler;

Yanlış Bildiğimiz sözler;

”Adalet Mülkün Temelidir” [Hz. Ömer'a aittir]

1 NİSAN ŞAKASI DEĞİL (!) 1 NİSAN GERÇEĞİ BU (!)

1 NİSAN ŞAKASI DEĞİL (!) 1 NİSAN GERÇEĞİ BU (!)

Yarın neredeyse tüm dünyada 1 Nisan günleri kişilerin tanıdıklarına, tanımadıklarına yaptıkları şakalarıyla geçirdikleri gün olması dolayısıyla 1 Nisan Şakası günü olarak bilinmektedir. Tüm bu bilinenler Türkiye'de de oldukça etkili olmaktadır. Ancak bilinmeyen nokta ise bu günün tarihsel kökeninin incelenmemesinden kaynaklanmaktadır.

Meşhur Osmanlı Tokadı

Meşhur Osmanlı Tokadı

Osmanlı İmparatorluğunda Tokatçılar adı verilen bir asker birimi vardı. Küçük yaştaki çocuklar alınır ve eğitimleri verilirdi. Böylece yapılı ve sağlam kişiler elde edilirdi. Bu eğitimdeki en önemli dersleri "mermer taşı dövmek-tokatlamak" olarak belirtilir.Bu dersin başarılı not alma aşaması ise mermeri kırmaktan geçmektedir. Olgunluk çağına erince, mermeri kıran kişiler askere gider. Kıramayan kişiler ise gidemezdi.

Bu birlik savaşın en önünde veya biraz ortasında yer alırdı. Düşmanların atlarını bir tokatla yerle bir ederlerdi. Hatta düşmanları öldürdüklerinden öte, kasklı düşmanları bile öldürdükleri rivayetler arasında yer almaktadır.

Bu birliğin çoğu savaş esnasında şehit olur. Bu bu kadar açık bilindiği halde, hiç kimse gözünü kırpmadan savaşa giderdi.Osmanlı İmparatorluğunun savaştığı bazı ülkelerdeki araştırma sonucunda ;kafatasında el izi çıkmıştır. Bu da Osmanlı Ordusunun silahsız ve zırhsız bile ne kadar güçlü bir ordu olduğunu gözler önüne seriyor.

AVRUPADA PANİK MANŞETLERİ ATILDI

AVRUPADA PANİK MANŞETLERİ ATILDI

Avrupa'da bazı televizyon kanalları haberi son dakika ve flaş olarak duyurdu. Avrupa medyasına göre bu ordu TURAN Ordusu.

Bazı gazetelerin attığı panik manşetlerinde ise daha farklı detaylara yer vereliyor. Gazetelerin haberlerine göre bu ordu, Türk devletlerini tehtit eden dış güçlere karşı orduların bütün imkanlarıyla birlik olup gerekirse silah gücüyle karşılık verecek. Diğer görevi ise müslüman ülkelerin can güvenliğini korumak olacak.

Yine aynı haberlerde Turan ordusunun birçok alanda; gelişmiş silah üretimi, füze kalkanı, uzun mesafeli füze, savaş uçakları, savaş gemileri, helikopter ve insansız savaş uçakları üretimi içinde ekonomilerini ve bütün güçlerinibirleştiriceği yazılıyor..

Sadece 4 devletin bünyesinde bulunan 2 milyon 800 binlik asker gücü sayısı başta İsrail olmak üzere birçok ülkeyi korkutmaya yetti.

Şimon Perez




Gazeteciler Şimon Perez’e “Kur’an-ı Kerim, sizin devletinizin yıkılacağından haber veriyor" diye hatırlattıklarında?

Perez şu cevabı veriyor: “Kur’an’ın bahsettiği Müslümanlar gelsin!, düşünürüz.”

Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizlere, 150 bin askerimiz esir düştü.



Birinci Dünya Savaşı'nda
İngilizlere,
150 bin askerimiz esir düştü.

Bu askerlerden bir kısmı da Mısır'ın

İskenderiye şehri yakınlarında bulunan Seydibeşir
Usare Kampı'na
Hapsedildi.

ÜLKENİN GERÇEK SAHİPLERİ VE ONLARIN DÜŞMANLARI !!




 Turgut Özal 31 Ekim 1989 yılında, Kenan Evren'den boşalan Cumhurbaşkanlığı makamına Meclis çoğunluğu ile seçilir ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 8. Cumhurbaşkanı olarak 9 Kasım 1989'da bu göreve başlar. Laik bir ülkenin Cumhurbaşlanı olarak Özal'ın Cuma Namazı'na gidip gitmeyeceği merak edilmektedir. Fakat O, her zaman yaptığı gibi rahat ve tabulara meydan okuyan tavırlarıyla Ankara Kocatepe Camii'nde Cuma Namazı'nı kılar. O gün Kocatepe'de izdiham yaşanır ve halk sevinçten adeta göz yaşlarına boğulur. Çünkü çok uzun yıllar sonra, ilk kez devletin en tepesindeki isim, bir Cuma Namaz'ını halkla birlikte kılmıştır... ''

Milliyet/Blog, Ümit Yaşar, 23 Ağustos 2009. — Turgut özal

Osmanlı'da neden kavuk takılırdı?



Osmanlı'da neden kavuk takılırdı? 

Osmanlılar için "kefeni başında gezer" sözüne yol açmış başlık türüdür. Sebebi ise kavuk denilen başlığın upuzun bir kumaşın çevrilerek üstüste toplanmış olmasıdır. Açıldığında içindeki kumaş kişinin kefenini oluşturur ve "her an ölmeye hazırım" anlamını taşırmış. Sıksık ölümü hatırlayıp ona göre karar verirler ve öldükleri zamanda direk başlarındaki kefenle gömülürlermiş.


CHP Lİ Başkan Şükrü Saraçoğlu

CHP Lİ Başkan Şükrü Saraçoğlu


OSMANLI'NIN BORÇLARINI ÖDEDİK ENKAZINI TOPARLADIK YALANI

OSMANLI'NIN BORÇLARINI ÖDEDİK ENKAZINI TOPARLADIK DERLER AMA OSMANLIDAN KALAN PARAYI NE YAPTIKLARINI SÖYLEMEZLER. O PARAYI KİMLER ALDI KİMLER ZİMMETİNE GEÇİRDİ..

Osmanlı'dan ne kadar para kaldı?

Türkiye yıllarca Osmanlı'nın borcunu ödedi
.
Peki Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne ne kadar para kaldığını merak ettiniz mi? Zaman'dan Mustafa Armağan bu ilginç sorunun peşine düştü. İşte Armağan'ın o haberi:

"1. 1929’da ödediğimiz borcun kendisi değil, yalnız faiziydi.
2. Bu ilk ödememizle birlikte ekonomi iflas sinyalleri vermiş ve alacaklılara gerisini getiremeyeceğimizi ilan etmiştik. İşte bundan sonra ödemelere ara verilmiş, görüşmeler 1932’de sonuçlanmış ve asıl borcun ilk düzenli ödemesine 1933’ten itibaren başlamıştık. Oradaki kastım, 1954 yılına kadar devam edecek olan bu ilk düzenli ödemeydi.
3. Ödediğimiz Osmanlı borçlarının tutarı, TL bazında yaklaşık 150 milyon liradır. Peki hiç merak ettiniz mi Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kalan nakit para tutarının ne kadar olduğunu? Tamı tamına 161 milyon TL kâğıt para (bozuklar hariç). Yani Osmanlı hazinesinden 161 milyon TL’yi cebinize koyarken bu para nereden geliyor diye sormuyorsunuz da, borcunuz çıkınca niye mızıklanıyorsunuz? Bir miras olayında alacak ve borç gayet tabii bir durum değil mi? "

Kaynak Mustafa Armağan/Zaman

Murat Kekilli bir yardım derneğinde gönüllü çalışırken...


Murat Kekilli bir yardım derneğinde gönüllü çalışırken...

Fakirlikten, yoksulluktan gelen yüreği altın insan, sesi bülbül insan..
Bir zamanlar Türkiye'de müzik piyasasını sallayan insan..

TV'lerde ensest ilişki içeren, tarihimizi saptıran ve insanların ahlakını bozan dizileri, ahlaksız şarkıları müzikleri görmeyen ya da görmek istemeyen dönemin Rtük yetkilileri, onun şarkılarına yayın yasağı koyduğu için bazı önemli şarkılarının telif haklarından da faydalanamadı..

Konserlerinde giydiği kostümlerini bit pazarından aldıgını söylemekten çekinmedi..

Ona haksızlık yapıldı, itildi ve susturuldu.
O da kendini daha hayırlı işlere verdi.


-LOZANDA KAYBETTİKLERİMİZDEN BAZILARI-


-LOZANDA KAYBETTİKLERİMİZDEN BAZILARI-

** Kıbrıs, İngiltere ile aramızda tartışmalı bir konuydu. Hak bizimdi. Lozan’da İngiltere’ye terk ediliyor.
İngiltere de tutuyor Yunanistan’a armağan ediyor. (Adada yaşayan Türkler, ya İngiliz vatandaşlığına girecek, ya da Türkiye’ye göçeceklerdi.) [Lozan; 20. madde].

Birinci Dünya Savaşı'ndan Bir Hafta Önce


Birinci Dünya Savaşı'ndan Bir Hafta Önce 1914 yazında 1 Türk Lirasının karşılığının 3.7 Dolar ve 18 Marka Tekabül Ettiğini biliyor musunuz ?

OSMANLI BİR ZAMANLAR AMERİKA'YI HARACA BAĞLAMIŞTI!!!



OSMANLI BİR ZAMANLAR AMERİKA'YI HARACA BAĞLAMIŞTI!!!

Amerika (ABD) tarihinde vergi vermeyi kabul ettigi tek Ülke Osmanlı Devletidir.

ABD nin Tarihinde ingilizceden başka bir dille yani Dili Türkçe olan ilk ve tek antlaşma olan ve 22 maddeden oluşan anlaşmaya, Başkan George Washington ve Osmanlı Devleti adına Cezayir Beylerbeyi Hasan Dayı imzalamıştır.

Bu antlaşmaya göre her yıl 640.000 dolar ve 12.000 Osmanlı Altın lirası haraç ödeyecekti.
Osmanlı'ya bağlı Cezayir Donanması'da Akdeniz ve Atlantik'te dolaşan Abd bandıralı gemileri korsanlık faliyetlerinden koruyacaktır.
1795'ten 1812'ye kadar 17 yıl muntazam olarak ödemiştir.

Şimdi devran tersine dönmüşse bunu kendimizde aramamız gerekir.
Nereden nereye değil mi ?

GARİP AMA UNUTULAN ACI GERÇEK !!! (KADDAFİ)



GARİP AMA UNUTULAN ACI GERÇEK !!!  (KADDAFİ)

Kıbrıs barış harekatında Amerika'ya kafa tutarak,
Türkiye'ye yardım ettiğini, 1970`lerdeki petrol krizi sırasında Türkiye`ye ucuz petrol veren tek lider olduğunu,
Amerikan ambargosunu yararak, Türk silahlı kuvvetleri'ne 25 tonluk roket ve 4 uçak dolusu askeri mühimmat hibe ettiğini,
Türkiye'ye gönderilecek malzemelerin uçaklara yüklenmesinde bizzat yardım ettiğini ve sırtında uçaklara malzeme taşıdığını, Amerika ve İngiltere'nin Libya'daki tüm askeri üslerini
kapattığını,
Bütün yabancı bankaları ve petrol işletmelerini kamulaştırdığını, Amerika'nın 15 nisan 1986'da trablus ve bingazi’ye düzenlediği hava saldırısında evlatlık kızını kaybettiğini ve eşiyle iki çocuğunun yaralandığını,
İtalya'nın karşısına göğsünde Ömer Muhtar fotoğraflarıyla çıktığını,
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in hayatını anlattığı tüm zamanların en iyi islami sineması olan ÇAĞRI (The Message) filmininde ayrıca finansörü olduğunu biliyor muydunuz???

Bunlar Müslüman olsalardı


Bunlar Müslüman olsalardı dünya bu resmi manşetlerden indirmez şöyle yazardı: ''İSLAMİ teröristler'' | Özellikle ülkemizde ...!

Kurtuluş savaşı ve Kelime-i Tevhid


Kurtuluş savaşı ve Kelime-i Tevhid (Lâ İlâhe İllallah Muhammedun Resûlullah) yazılı sancağımız. Bu fotoğraf sizce de çok şey anlatmıyor mu ?

BARIŞ MANÇO VE UKALA SİPİKER.


BARIŞ MANÇO VE UKALA SİPİKER

Barış Manço Fransa`da bir televizyon kanalının canlı yayınına konuktur...
Küstah bir spiker vardır ve Barış Manço ile dalga geçmektedir...
Sürekli, `işte Türk, yani barbar, vahşi vs...` demektedir...

Japon İmparotoru Meiji'den Osmanlı Sultanı Abdülhamid Han'a Dostluk Mektubu, 10.05.1888 (Şevketlü, kudretlü dostum, yüce ve muhteşem muhibbim Sultan Abdülhamid Han Hazretleri; Azim mülkünüze giden tebaamızın daima hoş bir kabul gördüğünü ve özellikle sevgili Prens (Komatsu) Akihito ve eşi prenses hanımefendinin sizin katınızda gayet güzel bir kabule mazhar olduklarını haber alınca pek memnun ve mesrur oldum. Dolayısıyla samimi ve büyük dostluğumuzun eser ve delilini siz padişah hazretlerine ibraz etmek arzusundayım. Bu manada “Krizantem” nam büyük nişanımızı zatınıza hediye ediyor ve mektupla birlikte gönderilen mezkûr nişanı lütfen kabul buyurmanızı rica ediyorum. Yine bu vesileden istifadeyle azim hürmet ve değişmez muhabbetimin teminatını beyan ederim. Mutsuhito Tokyo Sarayı)


Japon İmparotoru Meiji'den Osmanlı Sultanı Abdülhamid Han'a Dostluk Mektubu, 10.05.1888

(Şevketlü, kudretlü dostum, yüce ve muhteşem muhibbim Sultan
Abdülhamid Han Hazretleri;

Azim mülkünüze giden tebaamızın daima hoş bir kabul gördüğünü ve özellikle sevgili Prens (Komatsu) Akihito ve eşi prenses hanımefendinin sizin katınızda gayet güzel bir kabule mazhar olduklarını haber alınca pek memnun ve mesrur oldum. Dolayısıyla samimi ve büyük dostluğumuzun eser ve delilini siz padişah hazretlerine ibraz etmek arzusundayım. Bu manada “Krizantem” nam büyük nişanımızı zatınıza hediye ediyor ve mektupla birlikte gönderilen mezkûr nişanı lütfen kabul buyurmanızı rica ediyorum. Yine bu vesileden istifadeyle azim hürmet ve değişmez muhabbetimin teminatını beyan ederim.

Mutsuhito
Tokyo Sarayı)

Dünya Osmanlı'ya muhtaç



Dünya Osmanlı'ya muhtaç derken işte tam da bunu kastediyorduk!
Osmanlı'nın değerini herkes anladı bir biz anlayamadık!...


Hanım ne demek ?


16 Şubat 2013 Cumartesi

HATIRLAYALIM ÜLKEMİZİN O HALLERİNİ



…Taşçı ‘Çalışma Bakanlığı, komünistlerin karagâhı hâline getirilmiştir. Daha evvel de burada Kur’an-ı Kerim yırtılmış, sayfaları Komünistlerin ayakları altına atılmıştır.’ dedi.

…Tellioğlu, Akıncı işçi Sarıoğlu’nun Namaz kıldığı için, dövülerek öldürülmesini protesto etti.
...
Akıncılar Derneği Genel Başkanı Mehmet Tellioğlu, Hüsnü Sarıoğlu’nun Çalışma Bakanlığı’nda namaz kıldığı için, dövülerek öldürülmesini şiddetle protesto etmiştir.

DEVE KUŞU MİSALİ OLMIYALIM OKUYUP ANALİZ EDELİM



DEVE KUŞU MİSALİ OLMIYALIM OKUYUP ANALİZ EDELİM 

İşgal Kaldıralamasaydı, Vatanımızı işgal altında tutan düşmanlar neler yapardı, yapmak isterdi?

Padişahlar hakkında



Moral FM yorumcusu Yavuz Bahadıroğlu, Moral Dünyası Dergisi'nde yer alan bir yazısında sık sık gündeme gelen ve tartışma konusu olan ik isoruya ışık tutu.

Önümde iki soru var: 1. Osmanlı padişahlarından hiç birinin hacca gitmediği doğru mu? Doğru ise, çok dindar olduklarını bildiğimiz padişahlar neden hacca gitmediler? 2. Sultan Dördüncü Murad’ın içki içip sarayda keyfettikleri bazı gazetelerde iddia edildi. Bu doğru mu?

İşte Bahadıroğlu'nun bu sorulara cevabı:

Çankaya mı ÇAN-KAYA mı ? Yoksa Ezankaya mı ?



EZANKAYA’nın  ÇAN-KAYA OLUŞU


Cumhuriyetten Önce Çankaya isimli bölgenin Ezankaya olarak adlandırıldığını biliyor muydunuz.


Ülkemiz Lozan Anlaşması  ile el altından  emperyalist güçlere teslim edildikten sonra adeta bunu sembolize edercesine  EZANKAYA‘yı ÇANKAYA ismiyle değiştirip  ortasına da Cumhurbaşkanlığı  köşkü inşa ederek ülkenin merkeziniÇANKAYA olarak belirlemişlerdir.

Esasında ne İslam kültürüne ne de Türk Kültürüne ait olan bu isim ÇAN veKAYA kelimelerinden türetilmiş Hristiyanlığı sembolize eden bir isim  halini almıştır. Manaya dikkat edersek dinimizin ibadete çağrı metodu olan EZAN’ın yerini Hristiyanlığın çağrı metodu olan ÇAN almış ve 90 senedir hergün bu ismi duyduğu halde kimse uyanmıyor.


Son dönemin cesur padişahı II. Abdülhamid Han



Son dönemin cesur padişahlarından II. Abdülhamid Han'ı ihanetle suçlamaya çalışanların yüzleri kızarır mı bilmem! Bakınız o dönemin "Le Petit Journal Dergisi" kapak resmine Sultan II.Abdülhamid Hân'ın toprakları vermek istemeyişini kendilerine göre, işte böyle hicvediyorlar...

Oysa Abdülhamit'i Anlamak Herşeyi Anlamak Olacaktı...!

Kabrin Cennet Olsun Nur İçinde yat ATAM !

Enver Paşanın Pişmanlığı
Enver Paşa’nın 1 Kasım 1918 Cumartesi gecesi saat 23.00’de bir Alman istimbotu ile kurtarmaya kalktığı ülkeden kaçmadan evvel, yaveri Mersinli Cemal Paşa’ya yaptığı şu acı itiraf, İttihatçıların nasıl büyük bir oyuna geldiklerini geç de olsa fark ettiklerini göstermektedir:

“Turan yapacaktık, viran olduk. Bizim en büyük günahımız, Sultan Hamid’i anlayamamaktır. Yazık Paşam, çok yazık! Siyonistlere alet olduk ve onların hıyanetine uğradık!”

Merhum Cumhurbaşkanı Rahmetli Turgut Özal




Abdulhamid Han Sultanlığında bir karış toprak parçası vermemiş,
Daha sonra ittihat terakki gelmiş birlik ve gelişme adına 1909da.
1918 de koskoca imparatorluk bozuk para gibi harcanmış !
Şimdi biri kızıl sultan öbürleri hürriyet kahramanı olmuş! 
Tarih bu işi nasıl çarpıtmış görüyorsunuz..

- Merhum Cumhurbaşkanı Rahmetli Turgut Özal -

Abdülhamid'in en zoruna giden mesele



Abdülhamid'in en zoruna giden de, bir islam halifesine dini fetvayı tebliğ edecek heyete bir ermeni ile birde yahudinin dahil edilmiş olmasaydı.

"Esad toptani paşa,sonradan balkan savaşında ittihatçılara ihanet edecek,anlı şanlı mason üstadı. emanuel karasso ise tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını yiyerek, girdiği ihalelerden kazandığı deve yüklü parayla savaş sonunda vatandaşı olduğu anlaşılan italya'ya sıvışacak,fakat orada parasını yiyemeden ölecektir.

Kaynak,Abdülhamid'in Kurtlarla dansı,sayı,2.sayfa,52-53.Timaş Yayınları.Mustafa Armağan.

Sultan’ı tahttan indirmeye gelen dört kişinin padişahın karşısına çıktığı anı gösteren resimdir : Sol baştan Emanuel Karaso (Yahudi), Aram Efendi (Ermeni), Esat Toptani Paşa (Arnavut), Arif Hikmet Paşa (Gürcü)

Türk Ecza-yı Tıbbiye ve Kimyeviye Şirketi TETKAŞ -ETKİM



Bu ülkede bazı zihniyetin Uyuşturucu Fabrikaları Kurduğunu biliyormuydunuz ??

Kurtuluş Savaşı’nın bitiminde, kurulan İsmet İnönü Hükümeti’nin kapısını bir Japon firması tıklatıyor. Ve Türkiye’de, eroin fabrikası kurmayı öneriyor. Böylece 
de 1926 yılında, Japon firmasıyla ortak, bugünkü Taksim Divan Oteli’nin yerinde, T.C. Uyuşturucu Maddeler İnhisarı boy gösteriyor.

... Tüm dünyada yasak ama bizde yasal olan eroinin getirdiği kazanç ve ekonomik hareketlilikle, Türkiye bir anda
, uyuşturucu cenneti olup çıkıyor! Bu kadarla kalmıyor iş.

Hemen ikinci fabrikayı kuruyoruz! Eyüp’te, Haliç kenarına. Adı da çok hoş! Eczayı Tıbbiye ve Kimyeviye – ETKİM ! Hiç soluk almadan, üçüncü eroin fabrikası da boy atıyor; bu kez Kuzguncuk’ta.

Adı da, ‘Türk Ecza-yı Tıbbiye ve Kimyeviye Şirketi- TETKAŞ’!

Yönetim Kurulu Başkanı kim? TBMM Başkan Vekili ve Trabzon Milletvekili Hasan Saka! O kim? Daha sonra, yani 1947′de Başbakanlık koltuğuna oturan siyasi!
Bakın, bu yıllarda,Türkiye’de tam tamına27 sanayi kuruluşu var! Bunların, yıllık toplam karı 2 milyon lira! Ama üç eroin fabrikasının getirisiyse 15 milyon lira!

O dönemde çok ucuz olan eroin, toplumun hemen hemen bütün kesimine yayılıyor. Her ne kadar yurt içine satışı yasaksa da, önce fabrikalarda çalışan işçiler eroin bağımlısı oluyor, sonra da bunların aracılığıyla toplumun dört bir yanına dağılıyor beyaz zehir. Yıl 1930! Dünya gazeteleri, İsmet İnönü’yü ‘Uyuşturucu Satıcısı’ olarak resmetmeye başlıyor.

Derken, 1930′da, New York’ta yakalanan Alesia adlı bir gemide, Türkiye’den yüklenmiş 500 bin dolarlık saf morfin ele geçiriliyor. Ve bütün TC Bandıralı gemiler, dünyada ‘uyuşturucu kaçakçılığı yapan deniz taşıtları’ olarak fişleniyor!

http://www.timeturk.com/tr/2012/11/06/ismet-inonu-hakkinda-sok-iddia.html

Sultan II. Abdülhamit Han'ı Rahmetle Anıyoruz

Sultan II. Abdülhamit Han'ı Rahmetle Anıyoruz.



Mihrişah Sultan mescidi



Unutmadık!.
İstanbuldaki Osmanlı yadigarı Mihrişah Sultan mescidinin tepesine 6 ok (chp'nin simgesi) asmışlardı.. ve satılan camiler. kimisi çıkmış camiye kimse gelmiyordu boş olan camiler satıldı diyor.Ezanı Türkçe okutacan Allah demeyı yasaklıcan,Tanrı demeye zorlıcaksın. Milletin dinine karışacaksın, eziyet edeceksin tabi millet camilere gelmezdi.gariban halk evinde gizlice namaz kılar olmuştu..

ŞEYH SAİD


İsmet İnönü Şeyh Sait isyanıyla ilgili şunları söylüyor ; 

“Şeyh Sait, hareket esnasında dini kurtarmak davasını açıktan ortaya atmış bulunuyor. “Hilafet kalkmıştır, din tehlikededir, dini kurtarmak lazımdır.” Davaları bu. Şeyh Sait, isyan hareketini böylece bütün memlekete milli bir hareket olarak değil, dini bir hareket olarak gösteriyor.. Şeyh Sait isyanını doğrudan doğruya İngilizlerin hazırladığı veya meydana çıkardığı hakkında kesin deliller bulunmuyor.”

Cumhuriyet Gazetesei - 17,18 Şubat 1925
_____________________________________________________________________
ŞEYH SAİD, Diyarbekir İstiklal Mahkemesinde isyan etmesinin sebebi sorulduğunda şöyle cevap verir;

"Siz Şeriatı kaldırdınız. Bizim size itaatimiz vacip olmaktan çıktı, isyanımız vacip oldu.''

idam edilirken ise; 'Alllah ve din uğruna ölüyorum.' dedi.

*Milliyet Tarih ve Kültür eki, Yakın Tarihimiz fasikülinden

Bugün Türkçü ve Kürtçü ırkçılar Şeyh Said'i farklı kimlikle gösterirler. Hakikatte Şeyh Said, İslam kaldırıldığı için ayaklanmıştır. Allahü Teala, Rahmet eylesin.

İsmet Paşa hiç savaş kazandı mı?



Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir nasıl unutturuldu?İsmet İnönü savaş kazandımı?

İsmet Paşa hiç savaş kazandı mı?

Hatta bir seferinde Refet Bele ve diğer İstiklal Savaşı komutanları kendi aralarında konuşurlarken bir gazeteci gelmiş, onlara “İnönü zaferi”ni sormuş, paşalar hep birlikte gülüşmüşler.
Gazeteci bir pot mu kırdım acaba deyip gülüşmelerinin sebebini sorunca “Canım” demişler, “onu bize anlatma, İnönü kaçarken adamları gelip Yunanlıların da geri çekildiklerini haber veriyorlar, bunun üzerine düşmanın üzerine hücum ediliyor, Yunanlılar zaten kaçıyor, hepsi bu!” Bunun üzerine gazeteci merakla sormuş: “Peki Atatürk’ün İnönü’yü tebrik ettiği, “Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz” dediği telgraf neyin nesi o zaman?”


Refet Bele gülerek cevap vermiş:
“Mustafa Kemal Paşa İsmet’in morali bozulmasın diye ‘Söyleyin Hamdullah Suphi Beye, benim ağzımdan şuna bir telgraf döşensin’ demiş. İşte bu telgraf o telgraftır.” İkinci İnönü Muharebesi ise Fevzi Çakmak’ın son andaki müdahalesi sayesinde hezimete dönüşmekten kurtulmuştur. Meclis zabıtlarını okuduğunuz zaman görürsünüz ki, istisnasız herkes bu zaferin Fevzi Çakmak’a ait olduğuna inanmaktadır. Aksini düşünen dahi yoktur. (İyi ama kimse Fevzi Çakmak’ın bir zafer kazandığını okuyamaz kitaplarımızda.) Nitekim İsmet Paşa da telgrafında İnönü savaşını gerçek kazanan komutanın Genelkurmay Başkanı Çakmak olduğunu beyan etmiştir:


Askerlerimizin, zabitlerimizin ve kumandanlarımızın tarihî şecâat ve kabiliyetlerini yüksek sevk ve idaresiyle düşmana faik ve muzaffer kılan zat-ı devletlerine, âcizleri ile beraber bütün ordunun samimi ve mutlak olan itaat ve tazimatını te’yid eder ve takdirat ve tebrikatınız ile cümlemizin iftihar ettiğimizi arz ve temin eylerim. Bugünkü dille ifade edersek mana şudur: “Asker, subay ve komutanlarımızın tarihî kahramanlık ve yeteneklerini yüksek sevk ve yönetimiyle düşmana üstün ve muzaffer kılan yüce zatınıza, aciz olan benimle beraber bütün ordunun içten ve mutlak olan itaat ve saygılarını vurgular, takdir ve tebriklerinizle hepimizin övündüğümüzü arz ve temin ederim.” Demek ki, İkinci İnönü Muharebesi’nde ordumuzu kim sevk ve idare ediyormuş? Fevzi Çakmak. Ordu düşmana kim sayesinde galebe çalmış? Fevzi Çakmak. Fevzi Paşa İsmet’i ne için tebrik ediyormuş? Görevlerini iyi yaptı diye. Onun tebrikleriyle kim övünüyormuş? İsmet ve arkadaşları…
Gördüğünüz gibi İnönü muharebelerinde İnönü’nün sevk ve idare yetkisi yok, sadece uygulayıcı konumunda. Onu da becerebilse bari.

Geliyoruz Sakarya’ya

Kütahya cephesine doğru hücuma geçen Yunanlılara saldırarak tam bir felakete sebebiyet veren İsmet Paşa’nın hatasının bedelini ağır ödemiştik. Kanatlara saldıran düşman, tıpkı Gazze’de olduğu gibi cephemizi delip ordumuzu bozmuştur. Ağır kayıplara sebep olan bu yenilgi, mecliste ve kamuoyunda derin üzüntü ve heyecana yol açmış, İsmet Paşa aleyhine bir cereyan başlamıştır. İlginç olan, bu kampanyayı önleyenin Fevzi Çakmak olmasıdır. Meclis kürsüsüne çıkıp ‘İsmet Paşa’nın bu tarzda hareketini ben de uygun bulmuştum’ şeklinde açıklama yapan Fevzi Çakmak bu hareketiyle İsmet’i kurtardığı gibi kendi kariyerini de riske atmıştır. Böylece İsmet Paşa bir kere daha yırtmıştır.
Onun yüzünden meydana gelen Beylikköprü faciası ise bambaşka bir konudur.

Karabekir’in silinen yüzü

Sözü şöyle toparlayalım:
Hayatında hiç yenilgisi olmayan, bütün savaşlarını galibiyetle sonuçlandıran Kazım Karabekir ile İstiklal Savaşımızın stratejisini ve bütün savaşların planlarını çizen Fevzi Çakmak ders kitaplarımızda gözükmezken, gözüktüğü zaman da birer kukla halinde sunulurken, İsmet Paşa gibi girdiği her savaşta yenilmiş olan bir komutan yıllarca “eşsiz asker” filan diye kakalanmıştır millete. İşte bir lise ders kitabından “Şark Fatihi” Kâzım Karabekir’in Cumhuriyet neslinin hafızasından nasıl silinmek istendiğine çarpıcı bir örnek:

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (o zamanki adıyla Maarif Vekaleti’nin) 1931 tarihinde çıkardığı Tarih IV adlı lise ders kitabında Mustafa Kemal Paşa'nın İzmir'de annesinin mezarı başında çekilen fotoğrafından Kâzım Karabekir Paşa'nın bulunduğu kısım, üstelik sayfada boş yer olduğu halde kasıtlı olarak kesilmiştir. Halbuki eğer ille de kesilmesi gerekiyor idiyse, sol taraftaki çoluk çocuğun kesilip sağ taraftaki Kazım Karabekir ve Fevzi Çakmak gibi iki tarihî kişiliğin gençlere sunulması gerekmez miydi? Hem söyler misiniz, bir tarih ders kitabı tarihteki önemli şahsiyetleri öğretmeyecek de neyi öğretecektir gençlere? Nitekim büyük boy 350 sayfa tutan bu kitapta Karabekir'in ismi sadece 2 yerde geçmekte olup onlarca İsmet Paşa ve o zamanlar Meclis Başkanı olan Kâzım (Özalp) Paşa fotoğrafı bulunduğu halde bir tane olsun Karabekir fotoğrafına yer verilmemiştir. Olduğu zaman da örneğimizde gördüğümüz gibi resimden kesilmiş, çıkarılmıştır, böylece kasıtlı olarak unutturulmak istenmiştir.

Mesaj gayet açık değil mi?

Böylece hem Şark Cephesi diye bir 'cephe' yok denilmiş oluyor, sadece İsmet Paşa'nın komutanı olduğu 'Garp Cephesi'nin başarısı vurgulanıyor, hem de tasfiye edilen muzaffer komutanın görüntüsü hafızalardan temizleniyor.
Oysa biliyoruz ki, İstiklal Savaşı önce Doğu'da başlamış, sonra Batı'ya yayılmıştı. Burada Doğu'nun ‘Kürt kimliği’ de tehlikeli bulunuyor olmalı. İstiklal Savaşı'nın öncülüğü eğer Doğu'ya verilirse bu savaşın Kürtler arasında başladığı zannedilir kaygısının egemen olduğunu düşünüyorum bu kesip biçme operasyonunda. O zaman da doğal olarak 1930'larda inşa edilmekte olan “Türk kimliği” bundan zarar görecek veya en azından tasarlanan mükemmeliyetine halel gelecektir. Fotoğrafın aslına ve kesilmiş haline baktığınızda bir tarihin nasıl doğrandığını açıkca görebiliyorsunuz. O zaman Genelkurmay’ın da Karabekir’in farkına bu kadar geç varmasına şaşmamak gerekiyor.

Bakire Meryem



İTALYA'DA İRTİCA ENDİŞESİNE EN GÜZEL CEVAP(!)

'Bakire Meryem' tüm resimlerinde başörtülüyken, Başörtüsü Yasağı'nı desteklememi nasıl beklersiniz?

Roberto Marino, İtalya İçişleri Bakanı

Gangam Style


Gangam Style

 Antik Çin Satanist Çocuk Kurban Dans Ritüelinden esinlenerek yapılmıştır. ve bu dansı Koreliler, Japonlar, Vietnamlılar, vb antik Çin torunları Yani, PSY Koreli;. O'nun dans ki Çin geleneğinden kaynaklanan bu dans aslında çocukları kurban yaptıklarında masum bebekleri eziyorlardı..

Mehmet Akif’in çöplükte ölen oğlu


Mehmet Akif’in çöplükte ölen oğlu

Yıl 1966 sonları. Kapınıza bir adam gelir. Adı Emin Ersoy’dur. Merhum Akif’in oğlu. Bir öğle sonrası odamdayım. ”Sizi biri görmek istiyor” dediler. “Buyursun” dedim. İçeri tıraşı uzamış, üstü başı bakımsız..., yaşlıca, çelimsiz bir adam girdi. Hazırolu andıran bir duruş ve hafif bükük bir boyunla: ”Bendeniz Mehmet Akif’in oğluyum” dedi. Bir anda ne olduğumu şaşır...dım. Nasıl şaşırdım bilemezsiniz. Eski bir dostluk havası yaratmak istercesine: ”Oooo buyurun buyurun, nasılsınız?” türünden bir yakınlık göstermeye çalıştım. O, tavrını bozmadı: “Rahatsız etmeyeyim. Sizden ufak bir yardım rica etmeye gelmiştim.” dedi. Gökler mi tepeme yıkıldı, yer mi yarıldı da, ben mi yerin dibine geçtim; doğrusu fena allak bullak oldum. Ve tek yapabileceğim şeyi yaptım, cüzdanımı çıkartıp uzattım. O, bükük boynuyla: ”Siz ne münasip görürseniz.” dedi. Cinnet cehennemlerinin tüm yıldırımları düşüyordu yüreğime. ”Durun bakalım neyimiz varmış” gibilerden cüzdanı açtım; içinde ne varsa çıkardım, fazla bir şey de yoktu. Bir iki adım attı. Sanırım sadece bir 10, yahut 20 lira aldı. “Çok çok teşekkür ederim, rahatsız ettim.” dedi ve çıktı. Aradan bir ay geçti geçmedi; gazetelerde küçük bir haber ilişti gözüme:

Beşiktaş’taki çöp bidonlarından birinde Mehmet Akif’in oğlunun ölüsü bulunmuştu...!
dipnot: ismet inönü ve m kemal'in çocuklarına Devlet tarafından ölene kadar maaş bağlanmıştır..bu maaşları şu anda 15 bin tl dir..!
BİR DEVRİN MUHTEŞEM ŞAİRİNDEN BÖYLE İNTİKAM ALMIŞ OLDULAR..!

Emin Ersoy sağda


Çetin ALTAN

Emin ersoy İstanbulda askerlik yaparken babasına mektup yazar,mehemmed akif tuvalette bile takip ediliyorum deyıp mısıra gitmek zorunda bırakıldıgı bir dönemde emin ersoy şunları kaleme alır;babacığım bana burda düzenli olarak iğne vuruyorlar benim birşeyim yok o iğneleri vurunca tuhaf oluyorum bir icabına bak babacığım.aratırmalar sonucunda emin ersoya morfin vurulduğu ortaya çıkıyor,milli şairden namazlı niyazlı olduğu için geçmişine sövmeyip övdüğü için böyle intikam aldılar oğlunu uyuşturucu bağımlısı yaptılar askerden çıktığında 8 yıl sonra çöp konteynırında sızmış bir şekilde ölü bulundu..düşünün ki akif ersoy milli şiir için beş kuruş almamış eğer alsaydı o paranın 3 te 1iyle boğaza karşılık villa alabilirdi,mebus olan arkadaşları yahu bir ceket alaydın bari deyince küsmüs uzunca konusmamıslardır çünkü üzerindeki ceket mebus olan arkadasından ödünç alınmıştır..yani laik kurucular geçmişimizi hiçe saydırmak öz ecdadı yansıtan insanları unutturmak için elinden geleni yaptılar.öldürülen 36 millet vekili, menemen olayı, izmir suikastı hep bu planın parçası..hepsi muhalif olack ülkenin kültürünü bozacak işler yapmaya müsade etmicek olan insanlardı ve buyüzden öldürdüler eziyet ettiler..