23 Şubat 2013 Cumartesi

1 NİSAN ŞAKASI DEĞİL (!) 1 NİSAN GERÇEĞİ BU (!)

1 NİSAN ŞAKASI DEĞİL (!) 1 NİSAN GERÇEĞİ BU (!)

Yarın neredeyse tüm dünyada 1 Nisan günleri kişilerin tanıdıklarına, tanımadıklarına yaptıkları şakalarıyla geçirdikleri gün olması dolayısıyla 1 Nisan Şakası günü olarak bilinmektedir. Tüm bu bilinenler Türkiye'de de oldukça etkili olmaktadır. Ancak bilinmeyen nokta ise bu günün tarihsel kökeninin incelenmemesinden kaynaklanmaktadır.

Bugün ülkemizde de etkili olan bu şaka günü'nün kökeninin 15.yy'a kadar uzandığı bilinmektedir. Bilindiği üzere İspanya'da medeniyet kurup bölgede islamiyeti yaymaya çalışan Endülüs Emevi Devleti 15.yy'ın sonlarında Avrupa'da kendisine karşı oluşturulan Haçlı ordularının hedefi haline gelmiştir. Başından bu yana Avrupa güçlerinin İspanya'dan müslümanları atma girişimleri 15.yy'ın sonlarında Endülüs Emevi Devleti'nin gücünün azalmasıyla daha da belirgin hale gelmiştir. Ancak müslümanlar tüm bu zorluklara rağmen direnişlerini sonuna kadar sürdürmüşlerdir. Bunu gören Haçlı orduları komutanı 31 Mart gecesi müslümanlara kaleyi ve şehri boşaltmaları halinde tüm müslümanların can ve mal güvenliğinin sağlanacağı sözünü vermiştir.

Zaten müslümanlar zor durumda ve kış şartlarının ağırlığı, açlık ve kıtlık tehlikesi onları bu söze inanmalarını sağlamıştır. Neticede müslümanlar kaleyi Haçlılara teslim etmişlerdir. Aradan bir gün geçer yani 1 Nisan olmuştur. Haçlı orduları komutanı tüm müslümanların kadın çocuk demeden öldürülmelerini emretmiştir. Bunun üzerine müslümanlar "Bize söz vermiştiniz, canımız bağışlanacaktı demiştiniz" dediklerinde, Haçlı orduları komutanı hiçbir zaman unutulmayacak o sözü söylemiştir. "Benim size olan sözüm dün akşam için geçerliydi, bugün sizlere verilmiş bir sözüm yoktur" demiş ve tüm müslümanlar Haçlılar tarafından 1 Nisan günü hunharca katledilmiştir. İşte o gün yani "1 NİSAN" o günden sonra Hristiyanlar arasında Hile günü olarak kutlanmış ve günümüze kadar Şaka günü olarak gelmiştir.

Yukarıda anlattıklarımız hislerimizin, heyecanımızın ve hayalperestliğimizin ürünü değildir. Bizzat Fransızlar bile bu anlattıklarımızı doğrulamaktadırlar. Ancak ne kadar acı bir tesadüftür ki böyle bir gün bugün müslümanlar tarafından eğlenceli bir araç olarak kullanılmaktadır.

Bazı çevreler bunda ne var diyebilirler; onlar şunu unutmasınlar ki kültürel anlamda erezyona uğrayıp Batıyı sadece taklit ederek ve kendi kültürümüze hakeret ettirerek hiç kimse Türklük ve müslümanlık şuurunu yaşayamaz. Tarih boyunca sadece Haçlı seferleri incelendiğinde sayısız müslüman Haçlılar tarafından inanılmaz işkencelerle ortadan kaldırılmıştır. Ancak bizim hafızlarımızın pili bittiği için tüm bunları hatırlamakta zorluk çekmekteyiz veya hatırlamak istememekteyiz. Yine şunu çok iyi bilmekteyiz ki tarih boyunca her zaman ve her yerde bilimsel alanda ilerleyen, teknolojiyi en iyi kullananlar her zaman Türk-İslam alimleri olmuştur.

Ancak ne hikmetse ülkemizde aydınız diye geçinenler Macellanları, Kopernikleri çok iyi bilirken, İbn-i Sinaları, Ali Kuşçuları, Farabileri ve sayısız islam alimlerini tanıyan yok denecek kadar azdır. Biz dün dediğimiz gibi her zaman ve her yerde Türk milletine kültürel mirasına sahip çıkmaya, kendi onuruyla alay edilen günlere tepki vermeye davet ediyoruz. Amacımız hiç bir zaman o hristiyan, o yahudi diyerek ayrımcılık yapıp onları ayıplamak, küçük düşürmek, alay etmek değildir.

Sadece ve sadece tüm islam dünyasının kendi içinden çıkan beyinlerini küçük görmemesi, batının ilmiyle meşgul olup maneviyatını örnek almamasını sağlamaya çalışmaktır. Tüm bunları anlayan beyinlerin geleceği çelik zırhlı duvar gibi olmaya adaydır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder